ALTIN MADENLERİ KAPATILSIN!
SİYANÜRLE ÖLÜMÜN EKOLOJİSİ
Raporu pdf olarak indirebilirsiniz.
POLEN EKOLOJİ ENSTİTÜSÜ
I- GİRİŞ
II- ALTIN MADENCİLİĞİ SÜRECİ VE DOĞADA YOL AÇTIĞI YIKIMLAR
III- ALTIN MADENLERİNİN SOSYAL YIKIMLARI
IV- TARİHSEL SÜREÇTE ALTININ KULLANIM ALANLARI VE ARTAN EKOLOJİK YIKIMLAR
V-TÜRKİYE’NİN ALTIN MADENİ REZERVLERİ, ALTIN ÜRETİMİ-TÜKETİMİ
VI- TÜRKİYE’DEKİ BAŞLICA ALTIN MADENİ İŞLETMELERİ
VII- TÜRKİYE’DE E-ÇED SÜRECİNDEKİ ALTIN MADENİ PROJELERİ
A- TÜRKİYE’DE ALTIN MADENCİLİĞİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ
B- BÖLGE BAZINDA ALTIN MADENCİLİĞİ
1- AKDENİZ BÖLGESİ
2- DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİ
3- EGE BÖLGESİ
4- İÇ ANADOLU BÖLGESİ
5- KARADENİZ BÖLGESİ
6- MARMARA VE TRAKYA BÖLGELERİ
VIII- SONUÇ
IX- KAYNAKLAR
Altın! Sarı, pırıl pırıl, halis altın!
Yoo, tanrılar, içim başka dileğim başka değil benim.
Ben kök istedim sizden, cömert tanrılar, kök!
Altının bu kadarı karayı ak, çirkini güzel,
Yanlışı doğru, soysuzu soylu, yaşlıyı genç,
Korkağı yiğit etmeye yeter de artar bile.
Niçin yaptınız bunu, tanrılar? Nedir zorunuz?
Bilmez olur musunuz ki bununla
Rahipleriniz, kullarınız elinizden alınabilir;
Sapasağlam insanlar ölüm döşeklerine serilebilir.
Bu sarı köle dinleri yıkar da yapar da;
Cehennemliği cennetlik eder;
İğrenç cüzzamları sevdirir insana;
Hırsızları baş köşelere oturtup
Şanlar, şerefler, alkışlarla senatörler arasına sokar.
Yıpranmış dullara koca bulduran budur;
Hastaneyi, çıbanlı hastaları tiksindiren kadına
Gül kokuları sürer, nisan güneşleri getirir bu!
Haydi git, adı batası çamur!
Seni bütün insanlığın ortak orospusu seni!
Sen değil misin millet sürülerini birbirine düşüren?
Doğadaki yerine sokayım yeniden seni!
İğreniyorum bu kalleş dünyadan;
Zorunlu olmayan hiçbir şeyini isteyemem artık.
Öyleyse, Timon, kaz hemen mezarını;
Git yat, beyaz deniz köpüklerinin her gün
Mezar taşını okşayacakları bir yerde.
Öyle bir şey de yazdırt ki taşına,
Ölümün gülsün kalanların yaşamasına.
Ey sen, tadına doyulmaz krallar katili,
Oğulu babasından ayıran tatlı sevgili;
En temiz nikah yataklarının parlak kirleticisi;
Ey sen, hep genç, diri kalan, sevilen, üstüne titrenen,
Ateşi Diana’nın koynundaki bembeyaz karları eriten,
Yiğit Mars tanrı!
Sen ey, en uzlaşmaz şeyleri birleştirip öpüştüren
Gözle görülür Tanrı!
Sen ey her dilde konuşup, her derdini anlatan!
Sen ey yüreklerin mihenk taşı!
Tut ki kölen olan insanlar baş kaldırdılar sana;
Var gücünle öyle birbirine düşür ki onları,
Canavarlar yatağı olsun bütün dünya!
William Shakespeare – Atinalı Timon adlı Tiyatro Oyunundan
I- GİRİŞ
13 Şubat 2024 tarihinde İliç’te yığın liçin kayması sonucu 9 işçinin ölümüne yol açan katliam ve yığın liçin içerisinde siyanürle birlikte ağır metaller bulunduran çözeltinin Fırat nehrine karışmasıyla oluşacak ekokırım, altın madenciliğin ne kadar tehlikeli ve yaşam için ne büyük bir tehdit olduğunu bir defa daha ülke gündemine getirdi.
Altın madenciliği, dünya üzerinde en çok yıkım getiren faaliyetlerden biridir: su varlıklarını kirletir ve tüketir, işçilerin erken dönemde sağlıklarını yitirmelerine neden olur, aynı şekilde maden alanının çevresinde yaşayan insanlarda erken ölüme sebep olan hastalıklara yol açar. Bu insanların geçim ekonomisini sakatlar, hatta bazı durumlarda yerlerinden edilerek mülksüzleştirmelere yol açar, toprağı, tarım alanlarını, meraları zehirler, ormanları yok eder. İşletme kapatıldıktan sonra terkedilen maden sahasında tehlikeli atıkların çevreye zararlı etkisi yüzlerce yıl devam eder. Altın üretimi prosesi yüksek riskler içerdiği için ufak bir kaza, geniş coğrafyaları etkileyen ekokırım demektir!
Yüksek risklerinden dolayı altın-gümüş madenciliği, Kimyasal, Biyolojik, Radyoaktif, Nükleer Atıklar (KBRN) mevzuatına göre risk azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme durumlarına yönelik önlemlerin alınması ve eylem planının uygulamada olması, ilgili kurumlar tarafından düzenli denetime tabi tutulması gereken bir prosestir (1). KBRN tehlikelerine dair yönetmelikte (2) çok sayıda bakanlığın ve bunlara bağlı kurumların görev ve sorumlulukları tanımlanmakta, kamu kurumlarının birlikte çalışmalarının önemi vurgulanmaktadır.
Altın madenciliğinin insan hayatına ve doğaya yıkıcı etkileri açıkça bilinirken, atıksu barajları etrafında ve civardaki yerleşim yerlerinde serbest hidrojen siyanür ölçümü yapılmaması, yapılsa bile halka bilgi verilmemesi, madende çalışan emekçilerin ve yakında yaşayan halkın tamamen gözden çıkarıldığını, başka bir deyişle ‘yavaş şiddet/ölüme (19) maruz bırakıldıklarını göstermektedir. Yine maden işletmeleri yakınındaki meralarda hayvanlarını otlatan, tarlalarında tarım yapan köylülere siyanürün zararlarına yönelik bilgi verilmemektedir.
TÜİK’in maden işletmeleri atık istatistiklerine (3,4) göre 2018 yılında 11 milyon ton civarında olan tehlikeli atık miktarı 2020’de 26 milyon tona çıkmış, 2022’de ise 23 milyon tonun üzerinde olarak belirtilmiştir. 2018’den günümüze tehlikeli maden atıklarının 2 mislinden fazla artmış olması başlı başına açıklanması gereken endişe verici bir durumdur. Bu artışın, sayıları ve faaliyet alanları gitgide artan, siyanürlü yığın liç yöntemiyle işletilen ve çok yüksek oranda tehlikeli atık oluşturan açık ocak altın-gümüş madenciliği ile ilişkili olduğu aşikârdır. Hangi maden işletmesinin ne kadar tehlikeli atık oluşturduğu, bunların nerede, ne şekilde, hangi önlemler alınarak bertaraf edildiklerine yönelik bilgiler kamuya şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.
12. Kalkınma Planında madencilik sektörü hedefleri arasında, 2022 yılında 4,6 milyon dolar olan maden ihracat gelirinin 2028’de 10 milyon dolara çıkarılması yer alıyor. Madencilik faaliyetleri için izin süreçlerinde bürokrasinin azaltılacağı, yatırım güvencesinin artırılacağı belirtiliyor. Ayrıca yeni bir maden kanunu hazırlanacağı, maden arama faaliyetlerinin ‘kamu yararına faaliyet’ olarak tanımlanacağı, orman, su maden gibi tabii kaynak alanlarında izin süreçlerinin tek elden yönetilebilmesi ve bürokratik süreçlerin azaltılması için üst düzeyde kurumsal mekanizma oluşturulacağı belirtilmektedir (5).
Sonuç olarak yerin altında ve yerin üstündeki tüm doğal varlıklar madenciliğin hizmetine veriliyor: doğal ormanlar, milli parklar, yaban hayatı koruma alanları, su havzaları artık madenciliğin yıkımından kendini koruyamıyor!
Altın madenciliğinin ekolojik ve sosyal yıkımlarına bütüncül bir bakış ‘kamu yararı’, ‘sürdürülebilir kalkınma’, ‘ekonomik büyüme’, ‘çevreyle uyumlu madencilik’ safsataları ile rıza üretilmeye ve hızla yeni projelerin devreye alınmasına çalışılan altın madenciliği hakkında dehşet verici gerçekleri gözler önüne sermeye yetecektir. Gerçekte olan, sermayenin kazançları için doğanın sınır tanımadan talan edilmesi ve işçi sağlığını hiçe sayan koşullarda emeğin sömürülmesi, geride ise tehlikeli son derece zehirli kimyasallarla kirletilmiş atıkların bırakılmasıdır.
II- ALTIN MADENCİLİĞİ SÜRECİ VE DOĞADA YOL AÇTIĞI YIKIMLAR
Altın madenciliği, arama için yapılan sondajlardan maden işletmesinin kapatılması sonrasındaki sürece kadar her aşamada doğaya ve insan yaşamına ağır yıkımlar vermektedir.
Yeraltında bulunan altının miktarını belirlemek için yapılan aramalarda çok sayıda sondaj açılır. Bu sondajlar sırasında ve ardından proje alanında çok sayıda ağaç kesilerek doğal ormanlar parçalanır ve ekosisteminin zayıflamasına neden olur.
Aramaların ardından potansiyel altın rezervi belirlenen yerlerde projelendirmeye başlanır. Öncelikle proje alanı olmak üzere, geniş bir ruhsat alanı madeni işletecek firmanın kullanımına verilir: Çevresel Etki Değerlendirme sürecinde ‘ÇED olumlu’ kararı verilen proje alanlarının çoğu doğal ormanları, yaban hayatı koruma alanlarını, meraları, tarım alanlarını kapsamakta ve su havzalarının, insanların yaşam alanlarının çok yakınında madenciliğe izin verilmektedir.
Altın madenciliği Türkiye’de büyük oranda açık ocak madenciliği şeklinde yapılır: bu süreç toprağın sıyrılmasıyla başlar: bu şekilde proje alanında yer alan tüm canlı ekosistem yok edilir.
Altın madeni toprakta düşük konsantrasyonlarda, dağınık olarak bulunur. Bu nedenle madencilik işletmeleri yüksek kazanç elde edebilmek amacıyla proje alanını zaman içinde kapasite artırımlarıyla genişletebilmek için yüzlerce hektarlık ruhsat alanına ihtiyaç duyarlar. Diğer yandan maliyetleri kısmak amacıyla yığın liç prosesini tercih ederler. Yığın liç yöntemi, düşük tenörlü altın rezervlerinde az ekipman gerektirdiği, ekonomik yönden düşük maliyetli olduğu ve kolay adapte edilebilirliği nedenleriyle tercih edilmekle birlikte siyanür kullanımı, yüksek su tüketimi, asit maden drenajı gibi ciddi tehditler ve riskler taşımaktadır. 5 gram altın elde etmek için 1 ton civarında toprak kazılır. 2020 yılında dünyada altın üretimi için yaklaşık 250 milyon m3 toprak kazılmıştır. Bunun 3,3 milyon m3’ü Türkiye’dedir.
Siyanür liçi uygulanan altın ve gümüş zenginleştirme tesislerinde (dünyadaki tesislerin %80’inde siyanür liçi uygulanır) işlenen cevherin hemen hemen % 99’u atık olarak çıkmakta (6) ve bu atıklar genellikle önemli oranlarda siyanür içermektedir. Çünkü altın ve gümüş madenlerinde değerli mineral yüzdesi %0.1’den bile çok daha azdır.
Açık ocak madenciliğinde kayaların altına ulaşabilmek için dinamitle patlatmalar yapılır. Bu patlatmalar civarda yaşayan halk için psikolojik bir işkenceye dönüşürken, toprak kaymalarına, evlerin duvarlarında çatlaklara yol açabilmekte ve insanların yaşamlarını tehdit etmekte, diğer yandan yeraltı sularının akış yönlerini etkilemekte ve yeraltı su varlıklarına zarar vermektedir.
Toprağın kazılması ve dinamitle patlatmalar sırasında çıkan tozlar etrafa yayılarak insanlarda akciğer kanseri, solunum yolu hastalıklarına neden olur. Tozlar ayrıca toprağı ve meraları kirleterek tarım ürünlerini ve otlanan hayvanları tehdit eder. Sadece toprağın kazılmasında değil, cevherin nakliyesi sırasında da yoğun toz oluşur. Açığa çıkan toz öncelikle madende çalışan işleri tehdit eder: çalışanların ciğerlerine yapışarak pnömokonyoz, silikozis ve kanser yapabilir (7).
Altın madeni tespit edilen toprak, işlenmek üzere bantlarla yığın liç alanına taşınır. Toprağa sızmaları önlemek için siyanür uygulanmadan önce toprağın üzeri jeomembran adı verilen bir izolasyon malzemesiyle kaplanır. Ancak ne kadar iyi izolasyon malzemesi kullanılırsa kullanılsın, uzun vadede toprağa sızma riskleri her zaman mevcuttur: tüm izolasyon malzemeleri belli oranda altlarına sızdırırlar. Altın madenciliğinde siyanürün ve ağır metallerin toprağa ve su varlıklarına karışması bazı durumlarda maden kapatıldıktan yıllar sonra fark edilebilir (8).
Altın içeren toprak, membran üzerine yığılır ve siyanürlü su ile yıkanarak toprak yığınında bulunan düşük konsantrasyonlu altın aşağıya doğru süzülerek ayrı bir yerde toplanır. Bu işlem sırasında milyonlarca ton su tüketilir.
Yığın liçine siyanür uygulaması kontrollü yapılsa dahi yığın üzerine aşırı yağışların gelmesi sonucunda kontrolsüz akışlar ve taşmalar meydana gelebilmektedir. Bu taşmaların çevreye yayılma riski vardır. Yığın liçi işlemi bittiğinde ise siyanürle kirletilmiş atıklar olduğu gibi kalmakta, yığındaki siyanür konsantrasyonu düşük de olsa yağışlarla çevreye yayılma riski bulunmaktadır.
Altın ve gümüş liç yöntemi ile kazanıldıktan sonra, yığının içerisinde çeşitli ağır metalleri de içeren siyanürlü bir çözelti kalır. Zamanla ortamın pH’ı düştüğü için sodyum siyanür bozunur ve hidrojen siyanür oluşur. Son derece zehirli ve öldürücü bir gaz olan hidrojen siyanür (HCN) civarda yaşayan insanlarda kanser ve solunum yolu hastalıkları ile diğer canlı türlerinin doğrudan ölümlerine yol açan bir etkendir. HCN’e maruziyet konusunda izin verilen eşik değeri 4,7 ppm olarak belirlenmiş, 20-40 ppm’lik oranlara birkaç saat maruziyet sonrasında solunum güçlükleri, 250+ ppm değerinde birkaç dakika içinde ölüm gerçekleşeceği rapor edilmiştir (1). Ayrıca, siyanür içeren tüm atık su havuzları doğru yönetilmezse, insan, bitki ve hayvanlar için son derece tehlikelidir. Özellikle göçmen su kuşları siyanürlü havuzlardan su içmeye meyillidir ve bu nedenle binlerce su kuşunun öldüğü bilinmektedir. Böyle kazaların yaşanmaması için siyanürlü havuzların üstü kuş topları ile kapatılmalıdır (7).
Hiçbir kaza olmasa bile normal çalışma ortamında yığın liçle altın madenciliği ‘yavaş şiddet/ölüme’ yol açan bir prosestir.
Atık maden barajı, altın madenciliği prosesinin en riskli yerlerinden biridir: depremler, patlatmalar, su taşkınları sonrası barajın çökmesi, ağır metaller ve siyanür bulunduran atıksuların su varlıklarına ve toprağa karışmasına neden olarak çok geniş bir coğrafyada ekokırıma yol açabilir. Birleşmiş Milletler Çevre Programına (UNEP) göre küresel ölçekte 221’in üzerinde atıksu barajı taşma-çökme kazası yaşanmış ve bunların sonucu olarak yüzlerce insan ölmüş, binlercesi yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmış, milyonlarca insanın içme suları zehirlenmiştir (6). Bunlara bir örnek olarak: Ocak 2000’de Romanya-Baia Mare’de atık ocağının yıkılması sonrası Tisza nehrine, oradan da Tuna nehrine 100 bin tondan fazla siyanür ve ağır metal barındıran atıksular yayılmış, 1400 tondan fazla balığın ölümüne neden olmuş, 2,5 milyon insanın içme suyu kirletilmiştir. Zehirlenen doğal alanların temizliği için çıkan devasa maliyet karşısında, maden hisselerin yüklü bölümünü elinde bulunduran Avustralyalı şirket, hissedarlarını korumak için iflas ettiğini duyurmuştur. Ancak kazadan zarar gören çevre halkı bu tür bir korumaya tabi tutulmamış, yok edilen yaşam alanlarının bedelini ödemek zorunda kalmışlardır.
Dünya Altın Konseyi’nin 2019 yılı için altın piyasası için toplam sera gazı salımlarını yıllık 126,4 milyon ton CO2 eşdeğeri olarak hesaplamıştır (9). Altın madenciliğinden kaynaklanan sera gazı salımları gitgide artmaktadır ve bunun başlıca nedeni, altın madeni projelerinin giderek artan oranda altın yoğunluğunun düşük olduğu alanlara yönelmek zorunda kalmasıdır.
Sonuç olarak yığın liçle altın madenciliği, bir yandan ‘cehennem çukuru’ olarak adlandırılabilecek devasa çukurları, diğer yandan atık toprak tepeleri oluşturur ve coğrafyayı distopik bir görüntü verecek şekilde tamamen değiştirerek ekosisteme geri dönüşü olmayan yıkımlar getirir. Maden işletmesi kapandıktan sonra bu şekilde bırakılan toksik tepeler zamanla toprağı ve suyu zehirlemeye, canlı yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir.
III- ALTIN MADENLERİNİN SOSYAL YIKIMLARI (10)
İşçi Sağlığı-İş Güvenliği:
Çalışma ortamında yoğun olarak toza, havaya karışan hidrojen siyanüre ve ağır metal çözeltilerinin yıkıcı etkilerine maruz kalan işçiler, erken yaşlarda sağlıklarını kaybetmekte ve meslek hastalığı kavramının fiiliyatta var olmadığı Türkiye’de gerekli tazminattan da mahrum bırakılmakta, özetle emekleri sömürüldükten sonra kendi kaderlerine terk edilmektedirler.
İş güvenliği yönüyle de tehlikeli kimyasal proses sınıfına giren altın madenciliği, KBRN yönetmeliğinin uygulanmasını gerektirmektedir. Buna karşın ne şirketler gerekli önlemleri almakta ne de kamu kurumları denetleme ve yaptırım yönüyle görevlerini yapmaktadır. İliç’te göz göre göre yaşanan katliam bunu açıkça ortaya koymuştur.
Madenciliğin kadınlara olan etkisi:
Madencilik faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde işletme hakları gibi kazançlar, istihdam şeklinde ekonomik gelir büyük oranda erkeklere gitmekte, madenciliğin sebep olduğu sosyal bozulmalar, çevre kirlilikleri gibi negatif etkenler ise kadınların ve onların bakımını üstlendiği ailelerin üzerine yıkılmaktadır. Madencilik alanlarına kamulaştırma yoluyla el konulması sırasında bile, mülklerin tapuları çoğunlukla erkeklerin elinde bulunduğu için kadınlar herhangi bir tazminat da alamamaktır. Madencilik, kadınların sıkça emek verdiği tarım-hayvancılık faaliyetlerini sakatlarken, maden işletmesinde erkeklere istihdam vermektedir. Ekonomik bağımsızlığını yitiren kadınlar erkeklere bağımlı hale gelmektedir. Bu yönleriyle madencilik cinsiyet ayrımcılığını artırmaktadır.
Mülksüzleştirmeler:
Acele kamulaştırmayla verilen madencilik ruhsatları, maden işletme sahası içinde kalan köylerin de yok edilmesi anlamına geliyor. Geçimlik koşullarını, yaşam alanlarını kaybeden köylüler göçe ve proleterleşmeye zorlanıyor.
İnsan Hakları ihlalleri:
Yerel halkların yaşam alanlarına yönelik, onların rızası alınmadan ekonomik, kültürel ve geleneksel yaşam tarzlarının yok edilmesi, doğaya ağır zararlar verilerek insanların ‘yavaş şiddet/ölüm’ yoluyla sağlıklarını yitirmeleri açıkça insan hakları ihlalidir. Bir bölgede yaşayan halkın onayı alınmadan yaşamlarını etkileyecek faaliyetlere onay verilemez.
Dışsallaştırılan ekolojik maliyetler:
Ucuz emek gücü ve düşük maliyetli yığın liç prosesi ile yüksek kazançlar elde eden şirketler, geride rehabilite edilmesi olanaksız cehennem çukurları ve toksik atık tepeleriyle distopik bir coğrafya bırakarak giderler ve sebep oldukları ekolojik-sosyal yıkımların maliyeti yine vergisini ödeyen halka kalır.
Ekonomik kazançlar:
Ekonomistlerin çalışmaları ve küresel ölçekte tarihsel tecrübeler, ülkelerin madenciliğe dayalı politikalar izlemesinin uzun vadede iyi bir strateji olmadığını göstermektedir. Harvard Üniversitesi ekonomistlerinin 90 ülkede yaptıkları araştırmaya göre, madence zengin, kalkınmakta olan ülkeler, ‘kaynak laneti’ olarak adlandırılan sarmaldan çıkamamaktadırlar ve en düşük ekonomik büyümeye, en yüksek yoksulluk oranlarına sahiptirler. Altın madenciliğinin Türkiye’de ülke ekonomisine sözde katkısına göz atarsak: her ne kadar maden kanununda devlet hakkı oranı altının piyasadaki değerine göre %1 ile %15 arasında değişse de madenci şirketlere sağlanan indirimler, muafiyetler sonrası devletin eline geçen oran %1’e yakın değerlere kadar düşmektedir. Altın madenciliğinde ülkenin yeraltı varlıkları parasal değere çevrilerek kazançlar sermaye tarafından içselleştirilmekte, tüm ekolojik-sosyal yıkımlar ise negatif dışsallıklar olarak toplumsallaştırılmaktadır. Sonuç olarak kamu yararından, kalkınmadan değil, devasa ölçekte bir talandan söz etmek uygun olur.
Bir nikah yüzüğü için üretilen altın 20 ton ağırlığında atık meydana getirir.
İstihdam artırma söylemi:
Madenciliği savunmak için sıkça başvurulan söylemlerden biri de istihdam yarattığıdır. Ancak hem madenciliğin yarattığı istihdam oldukça düşük kalmakta, hem maden faaliyeti sona erince sektör çalışanları işsiz kaldıkları için istihdam kısa süreli olmaktadır. Çoğu madencilik projesinin ekonomik ömrü 10-15 yıl civarında belirtilmektedir. Ayrıca ne ÇED süreçlerinde ne de devlet stratejilerinde madencilik yapılan alanda yaşamını sürdüren yerel halkın geçimlik ekonomisinin zarar görmesi, halkın madenlerde çalışmaya mecbur bırakılması dikkate alınmamaktadır.
ALTIN MADENİ İŞLETMELERİNDEN BİRKAÇ GÖRÜNTÜ (11):
IV- TARİHSEL SÜREÇTE ALTININ KULLANIM ALANLARI VE ARTAN EKOLOJİK YIKIMLAR
İnsanlık tarihi boyunca malların değiş-tokuşunun başlamasıyla birlikte değişim ve saklama nesnesi olarak paranın kullanımı gündeme gelmiştir. Geçmişten bugüne çok sayıda nesne para olarak kullanılmakla birlikte bunlar arasında altın ve gümüşün rolü önemlidir. Altın, 5000 yılı aşkın süre öncesinde para yerine kullanılmaya başlanmış ve ilk altın sikke Likya döneminde basılmıştır. 1944 yılında kurulan ve 1 ons altının değerinin 35 dolara sabitlendiği Bretton-Woods sistemi 1971 yılında çökmüş ve sonrasında gelen neoliberal dönemde altın fiyatları adete uçuşa geçmiştir. Altın artık klasik anlamda para işlevine sahip olmamakla birlikte saklama ve yatırım aracı işlevine devam etmektedir. Ancak daha önemlisi, altının artık bir spekülasyon aracı haline gelmesidir. Günümüzün finansal kapitalizminde altın fiyatları küresel altın borsasında şekillenmektedir. Altının ons değeri bugün 1971’dekinin 65 katına ulaşmıştır! Yatırımcıların ellerinde biriken kapital, spekülasyonlarla borsadaki fiyatları artan kıymetli metallere yönelmekte ve bu durum ekolojik yıkımlar yönüyle ciddi bir tehdide yol açmaktadır: önceleri altın tenörü (belli bir bölgede maden cevheri içindeki saf metalin oranı) düşük olan alanlar artık yatırım ve madencilik için cazip hale gelmeye başlamıştır. Buradaki tehlike, sadece çok sayıda yeni altın madeni işletmelerinin açılması değil, bunların geniş alanlara yayılması, her yıl milyonlarca ton toprağın kazılarak siyanür ve ağır metaller kapsayan atık tepelerinin birbiri ardına yükselmesidir.
Bugünkü küresel neoliberal sistemde toplam altın talebinin merkez bankaları rezervlerindeki payı %8-9’ları geçmemektedir. Altına en büyük talep %50 civarında yatırım amaçlı, %35 civarında da mücevherat şeklindedir. Mücevherlerin hane halkı için bir çeşit yastık altı yatırım aracı olduğu düşünülürse, altın bugün hem şirketler hem bireyler için bir yatırım ve spekülasyon aracıdır. Kalan %7’ye yakın oran ise maddi üretimde (dişçilik, tıp, uzay sanayii, bilgisayarlar, cep telefonları ve başka elektronik cihazlar, madalyon yapımı…) kullanılmaktadır. Yani toplumsal ihtiyaçların yeniden üretimi için üretilen altının sadece %8’i yeterlidir (15).
Altının tamamen geri dönüştürülebilir olduğu dikkate alındığında aslında çözüm hiç de zor değildir: öncelikle yeni altın madeni projeleri derhal iptal edilecek, ardından mevcut altın madenleri kapatılacak ve böylece spekülasyonu takip eden bir küresel altın üretimi baskılanacaktır. Maddi üretimde kullanılan altın geri dönüşüm yoluyla tekrar kullanıma verilebilir. Tam bir döngüsel ekonomide mücevher üretimi de altın oranı azalsa bile devam edebilir. Yeni altın üretilmeyen bir dünyada altın daha kıt bulunur olduğu için fiyatı artacak ve doğal bir süreç olarak mücevher üretiminde başka metallere yönelim oluşacak, böylece altına olan talep uzun vadede düşecektir. Böyle bir senaryoda bankaların yatırım aracı olarak altının işlevi ise muhtemelen devam edecektir: sona erdirilen altın madenciliği mevcut altın stoklarının daha da değerlenmesine neden olacaktır (16).
Peki bu senaryoyu hayata geçmekten alıkoyan nedir? Madalyonun diğer yüzüne bakarak soralım: Türkiye’de altın madenciliği faaliyetleri artarsa, daha çok altın üretilip, merkez bankası altın rezervleri büyürse ülke gerçekten kalkınacak, halk refaha erecek midir? Altın üretimi özel şirketler tarafında yapılmaktadır ve diğer bütün metaların üretiminde olduğu gibi şirketler, en az maliyetle (işçilerin ve çevrenin uğrayacağı öngörülebilir zararlarla ilgili gerekli tedbirleri almadan) en kısa sürede, en fazla üretimi gerçekleştirip küresel piyasalara sunmayı esas almaktadır. Altının aranması, çıkarılması, işlenmesi, piyasaya sunulması, borsa spekülasyonları için bankaların yeraltındaki kasalarında depolanması sürecinin hiçbir aşamasında toplumsal bir yarar söz konusu olmaz. Bütün süreç şirketlerin ve onların siyasi ilişkilerle, rüşvet, mafya, medya gibi ağlarla ördükleri taşeron sisteminde yer alan bir avuç kapitalistin daha fazla servet edinmesine hizmet edecek şekilde işler. Altın madenciliğinin toplumsal refah getirmediğinin en somut örneği, altın üretiminin en fazla olduğu Çin, Rusya gibi ülkelerdeki halkın sefaleti ve aynı zamanda devlet gücünün halk üzerindeki şiddetidir. Dolayısıyla ister bankaların yeraltındaki kasalarında ister yastık altında biriksin, altın, ilkin zenginlik olarak görülse de yarattığı emek ve doğa yıkımı nedeniyle tüm canlılara ait müştereklere el konulması, halkın yoksullaşması ve yaşanabilir çevrenin yok edilmesi demektir.
V- TÜRKİYE’NİN ALTIN MADENİ REZERVLERİ, ALTIN ÜRETİMİ-TÜKETİMİ
Türkiye’de altın üretimi 2001 yılında, ülke tarihindeki en büyük yaşam alanı mücadelelerinden birine de konu olan Bergama Altın Madeni ile başlamıştır. Toplam altın potansiyeli 6.500 ton ve çıkarılabilir altın rezervi en az 1.500 ton olarak belirlenmiştir (12). Türkiye’de 2001 yılında başlayan yıllık 1.4 tonla başlayan altın üretimi 2020’de 42 tona ulaşmış, 2023’te ise 35,5 ton olarak gerçekleşmiştir. 2001’den bu yana toplam üretim ise 488 tondur. Aşağıdaki grafikte yıl bazında altın üretimi gösterilmektedir.
Ülkede üretilen altının bir kısmı mücevher olarak yurt dışına ihraç edilirken, ülke içindeki talebin yüksek olması nedeniyle her sene yüklü miktarda altın ithalatı yapılmaktadır. Yıllık 40 tona yaklaşan üretime karşılık 200 ton civarı ülke içi talep söz konusudur. Türkiye’nin son dönemdeki ekonomik durumunun da (hiper enflasyon, düşük faizler, Türk lirasında aşırı değer kaybı…) ülke içinde altına olan talebin artışında önemli rol oynaması muhtemeldir. Sonuç olarak yıllık altın ithalatı 160 ton civarındadır. Türkiye, Hindistan, ABD, Suudi Arabistan ve Çin’in ardından dünyada altın tüketiminde 5.ülke konumundadır. Diğer taraftan hane halkının yastık altında 3500-4000 ton civarında altın biriktirdiği tahmin edilmektedir (13). Altın ithalatına her yıl ödenen parasal kaynak aşağıdaki grafikte verilmiştir.
Türkiye’deki altın madeni operasyonlarının/üretiminin %52’si yabancı uluslararası firmalar, %48’i yerli firmalar eliyle yürütülmektedir. Türkiye’de çıkarılan altın cevherinin saflaştırılması için 4 adet uluslararası akreditasyona sahip altın rafinerisi ve 1 altın borsası (İstanbul Altın Borsası) bulunmaktadır (13). Hükümetin çabaları da yüksek seyreden altın taleplerini karşılamak ve dış ticaret açığını azaltmak gerekçeleriyle altında yerli üretimi artırmaktır.
Türkiye’de altın kullanımına sektör bazında baktığımızda; altının %60’ı mücevherat sektöründe (mücevher üretimi için), %15’i yatırım aracı olarak kullanılmakta, %12’si elektronik, %5’i dişçilik, kalanı da diğer sektörlerde tüketilmektedir (13). Bu rakamlardan da görüleceği gibi ülkede altına mücevher üretim sektöründe yoğun bir talep vardır. 2019 yılında 5 milyar dolarlık mücevher ihracatı gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de mücevher sektöründe yaklaşık 5.000 üretici firma ve 35.000 civarı perakende satış mağazası(kuyumcular) 250.000 civarında kişiyi istihdam etmektedir. Yapılan üretimin %30-40’ı ihraç edilmekte, kalanı ise yerli halka, turistlere ve bavul ticareti yapanlara satılmaktadır (17).
VI- TÜRKİYE’DEKİ BAŞLICA ALTIN MADENİ İŞLETMELERİ (12)
Kışladağ: Uşak sınırları içerisinde bulunan ve Avrupa’nın en büyük altın madeni olan altın madeni olan Kışladağ’da açık ocak işletmesi ile yığın liçi uygulaması yapılmaktadır.
Çöpler: Erzincan’ın İliç ilçesinde yer alan madende 2010 yılından beri açık ocak işletmesi ile yığın liçi uygulaması yapılmaktadır.
Ovacık: İzmir-Bergama’da bulunan Türkiye’nin ilk altın madeni işletmesinde 2001 yılında üretime başlanmıştır.
Çukuralan: Ovacık’ın 40 km kuzeyinde bulunan Çukuralan’da 2010 yılından beri açık ocak madenciliği ve 2011 yılından beri yer altı madenciliği eş zamanlı olarak yürütülmektedir. Çukuralan’dan üretilen cevher Ovacık’ta bulunan tank liçi tesisine taşınmaktadır.
Efemçukuru: İzmir-Menderes’te bulunan rezerv yer altı madenciliği ile flotasyon ve gravitasyon yöntemleri kullanılarak çıkarılmaktadır. 2011 yılında üretime geçilen madende 2019 yılında 103.767 ons altın üretimi gerçekleştirilmiştir.
Himmetdede: Kayseri sınırları içerisinde bulunan işletmede açık ocak madenciliği ile yığın liçi prosesi gerçekleştirilmektedir. 2015 yılında üretime geçmiştir.
Kaymaz: Eskişehir ili sınırları içerisinde bulunan işletmede açık ocak işletmeciliği uygulanmaktadır. 2011’de üretime başlanmıştır.
Kızıltepe: Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yer alan ve ilk üretimin 2017 yılında gerçekleştirildiği projede açık ocak işletmeciliği ve tank liçi yöntemiyle üretim yapılmaktadır. 6 yıllık faaliyet süresi kaldığı belirtilen madenin de bu sürede gerçekleştirilecek arama çalışmaları ile 10 yıla uzama potansiyeli olduğu kaydedilmektedir.
Altıntepe: Ordu ili sınırları içerisinde bulunan Altıntepe Madeni’nde 2015’in son çeyreği itibariyle ilk üretime başlanmıştır. Açık ocak yöntemi ile işletilen madenden iki farklı ocaktan çıkarılan cevher, yığın liçi yöntemi ile zenginleştirmektedir. Altıntepe Projesi kapsamında 2013 ÇED Raporu ile değerlendirilen iki ayrı açık ocakta (Çamlık Doğu ve Kuzey Açık Ocağı) üretim faaliyetleri yürütülmektedir. Devam eden rezerv geliştirme çalışmaları kapsamında belirlenen yeni rezerv alanlarında açık ocak madencilik faaliyeti ile cevher çıkarılabileceği değerlendirilmiştir. Proje kapsamında açık ocak işletmeleri için belirlenen üretim planına göre işletme faaliyetlerinin 14 yıl süreceği öngörülmektedir.
Bakırtepe: Sivas ili sınırları içerisinde bulunan işletmede ilk üretim 2016 tarihinde gerçekleştirilmiştir. İşletilebilir rezervi genişletmek ve büyütmek için aynı saha içinde ve civarında jeolojik arama faaliyetleri devam etmektedir.
Lapseki: Çanakkale ili Lapseki ilçesi sınırları içerisinde yer alan işletmede üretim aralık 2017’de başlamıştır. Proje kapsamında, altın ve gümüş mineralleri, patlatmalı açık ocak madenciliği yöntemleriyle işletilecek dört ocaktan (Karakovan, Karatepe, K-Zone ve SBX ocakları) elde edilmektedir. Üretilen cevher tank liçi prosesi ile zenginleştirme işlemine tabi tutulmakta ve son ürün olarak dore külçe altın ve gümüş elde edilmektedir. Projenin ekonomik ömrü 10 yıldır.
İnlice: Konya ili sınırları içerisinde yer alan projede 2018 yılında üretime başlamıştır. Madende açık ocaktan üretim sağlanırken yığın lici yöntemiyle altın elde edilmektedir. 2020 yılında madende bir kapasite artışı planlandığı duyurulmuştur.
Öksüt: Kayseri ili sınırları içerisinde yer alan maden yatağında üretime 2020 yılının mayıs ayında başlanmıştır. Açık ocak olarak tasarlanan ve geleneksel kazı ve yığın liçi yöntemleri kullanılarak işletilen madende sekiz yıllık maden ömrü olduğu değerlendirilmektedir.
İvrindi: Balıkesir ili İvrindi ilçesi sınırları içerisinde yer alan projede açılacak dört maden ocağından altın ve gümüş cevheri üretimine ağustos 2019’da başlanmıştır. Maden çıkarma işlemi, patlatmalı açık ocak madenciliği metodu kullanılarak yapılmakta, üretilen cevher, yığın liçi prosesi ile zenginleştirme işlemine tabi tutulduktan sonra son ürün olarak dore külçe altın ve gümüş elde edilmektedir. Projenin ekonomik ömrünün 10 yıl olacağı öngörülmektedir.
Mastra: Gümüşhane ili sınırları içerisinde bulunan maden 2009 yılında devreye alınmıştır. Madende açık ocak işletmesi tamamlanmış olup yer altı işletmesi faaliyetlerine devam etmektedir. İşletmede rezervlerin azalması nedeniyle 2019 yılı içinde yer altı, açık ocak ve stoklardaki cevherin aylık tesis kapasitesini tam doldurmadığı tespit edilmiş ve tesisin yıl içinde fasılalı olarak çalıştırılmasına karar verilmiştir. Mastra işletmesinin rezervlerini arttırmaya yönelik olarak mevcut maden sahası içinde, İkisu sahasında ve çevre ruhsatlarda sondaj çalışmaları yapılmıştır.
MTA ALTIN VE GÜMÜŞ MADENLERİ HARİTASI (14)
VII- TÜRKİYE’DE E-ÇED SÜRECİNDEKİ ALTIN MADENİ PROJELERİ
Bu bölümde mevcut Altın Madeni işletmeleri ile 01.01.2020-30.04.2024 tarihleri arasında ÇED süreci devam eden Altın Madeni projeleri, başta genel görünümü izah edilerek, akabinde bölgesel düzeyde ve il bazında incelenecektir. (Veriler https://eced-duyuru.csb.gov.tr/eced-prod/duyurular.xhtml sitesi üzerinden toplanmıştır. İptal kararları ilgili İl Müdürlükleri’nin sitelerinden derlenmiş, çeşitli ağlar üzerinden ulaşılan bilgiler gerekli görüldüğü yerde ilgili kısımlara eklenmiştir. Bir proje hakkında dava açılması durumunda, bu davanın açıldığına veya davanın geldiği aşamaya yönelik bilginin E-ÇED sisteminde gösterilmemesi, bazı durumlarda altın madenciliği yapmak niyetiyle açılan kompleks maden işletmelerinde şirketlerin ruhsat için başvuru sırasında ve proje tanıtım dosyalarında altın madeninden bahsetmemeleri bu çalışmanın sınırları oluşturmuştur. Ayrıca sondaj çalışmaları devam eden alanlar da E-ÇED sisteminde yer almadıkları için rapora dahil edilememiştir. Yine yerellerde bulunan hareketlerle yapılan görüşmelerde bazı projelerden vazgeçildiğine veya iptal edildiğine yönelik aktarım söz konusu olmuşsa da bunlar sistemde yer almadığından rapor içerisinde bu duruma atfen belirtilmiştir.)
A- TÜRKİYE’DE ALTIN MADENCİLİĞİNİN GENEL GÖRÜNÜMÜ
Son yılların verilerine dikkatli bakıldığında Altın Madeni projelerine yönelik ÇED duyuru sayılarının hızla arttığı görülecektir. Şöyle ki;
Türkiye’de bugün 22 mevcut Altın İşletmesi, 01.01.2020-30.04.2024 tarihi itibariyle ÇED süreci devam eden 123 Altın Madeni projesi bulunmaktadır.
- Bu işletme ve projelerin şehirlere göre dağılımı şu şekildedir:
- ÇED süreci devam eden Altın Madeni projelerinin ayrı grafiği ise şu şekildedir:
ÇED süreci devam eden altın madeni projelerinin hangi il ve ilçelerde kaç adet olduğunu gösteren harita
İlk bakışta göze çarpan; projelerin coğrafi olarak başta Doğu Karadeniz ve Ege Bölgesi’nde kümelendiği, arkasından İç Anadolu Bölgesi’nin geldiğidir. İl bazında bakıldığında ise 23 projeyle en fazla projenin olduğu il Gümüşhane, akabinde 11 projeyle Giresun ve 10 projeyle Balıkesir gelmektedir. Bir sonraki bölümde bu projeler bölgesel düzeyde ve il bazında incelenecektir.
- Projelerde gelinen aşamaya bakacak olursak bu 123 projenin dağılımı şu şekilde olmaktadır (HKT: Halkın Katılımı Toplantısı Aşaması’nda olduğunu, IDK ise İnceleme Değerlendirme Komisyonu Aşaması’nda olduğunu belirtmektedir.):
Tabloda görüleceği üzere; bu 123 proje içinde yalnızca 1 proje için “ÇED Olumsuz” kararı verilmiş, 36 proje içinse “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmıştır.
- “ÇED Gerekli Değildir” kararının illere dağılımı şu şekildedir:
Tabloya bakıldığında “ÇED Gerekli Değildir” kararlarının ağırlıklı olarak çevre mücadelesinin güçlü olmadığı illerde verildiği görülecektir. Nitekim; Niğde’deki 5 projenin tamamına, Sivas’taki 6 projenin 4’üne “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- Bu projelerin firmalara göre dağılımı ise şu şekildedir (2 veya 2’nin altında olanlara yer verilmemiştir.):
Tabloda görüleceği üzere, diğer firmaların projeleri 10’un altındayken; 123 proje’nin 49’unda proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir.
Koza Altın İşletmeleri
- Proje sahibi Koza Altın İşletmesi olan bu 49 projenin ÇED sürecine göre dağılımı şu şekildedir:
Tablodan anlaşılacağı üzere, Koza Altın İşletmeleri’ne verilen 49 proje için hiçbir ÇED Olumsuz kararı verilmemiştir. Bunların 14’ünde ise ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiştir.
Koza Altın Projelerinin hangi il-ilçelerde ve kaç adet olduğunu gösteren harita
Türkiye’nin Ovacık-Bergama’daki ilk altın madenini işleten, halihazırda Ovacık, Kaymaz, Mastra, Çukuralan ve Himmetdede olmak üzere toplam 5 altın madeninde üretime devam eden, 2020 yılı başından bu yana ÇED sürecindeki 123 altın madeni projesinden 49’unun sahibi olan Koza Altın hakkında kısaca bilgi verelim:
Koza Altın İşletmeleri 1989 tarihinde Ovacık-Bergama’daki altın madenini işletmek amacıyla Eurogold Madencilik adıyla kurulmuştur. Ardından Normandy Madencilik tarafından tüm hisselerinin satın alınması sonrası Normandy Madencilik A.Ş. adını almıştır. 3 Mart 2005’te Koza İpek Holding A.Ş.’nin bağlı ortaklığı olan ATP İnşaat ve Ticaret A.Ş. tarafından Normandy Madencilik’in hisselerinin tamamı, Autin Investment’tan satın alınmış, 29 Ağustos 2005 tarihinde şirketin adı Koza Altın İşletmeleri A.Ş. olarak değiştirilmiştir (18).
Koza Altın İşletmeleri 2010 yılında halka arz olmuştur ve şirket sermayesinin %30’u Borsa İstanbul’da (BIST) işlem görmektedir.
Şirket hakkında Sermaye Piyasası Kanuna aykırılık ve diğer kanunlara aykırılık suçlaması ile soruşturma yürütülmekte olup, henüz karara bağlanmamıştır. Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye 26.10.2015’te kayyım ataması yapılmıştır. 06.09.2016 tarihinde ise 674 Sayılı Olağanüstü hal Kararnamesi doğrultusunda kayyımların yetkileri mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilmiştir. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası yöneticileri FETÖ suçlaması nedeniyle firar etmiş olan ve terör suçlamasıyla yargılaması yapılan Yönetim Kurulu Üyelerinin hisseleri müsadere edilmiş, bu hisseler Hazine adına tescil edilmiştir. Bunun dışında şirketin ortaklık yapısı aynen korunmuş olmakla halen şirket kayyım yetkileriyle TMSF tarafından yönetilmekte olup, henüz Yönetim Kurulu Komitesi oluşturulmamıştır.
Toplam 3.202.500.000 TL olan sermayesinin dağılımı yönüyle;
ATP İnşaat ve Ticaret A.Ş. %45,
Koza İpek Holding A.Ş. %25
Diğerleri %30
Şirketin 2023 yılı faaliyet raporunda enflasyon düzeltme sonrasında 2022 yılı için 3.304 milyon TL net dönem zararı, 2023 yılı için ise 406 milyon TL net dönem karı beyan edilmiştir. 2022 yılında 140.100 ons tank liçi tesislerinden, 54.300 ons yığın liçi tesislerinden olmak üzere toplam 194.400 ons altın üretimi gerçekleştirilmiştir. 2023 yılında ise 124.500 ons tank liçi tesislerinden, 17.100 ons yığın liçi tesislerinden olmak üzere toplam 141.600 ons altın üretimi gerçekleştirilmiştir.
Halihazırdaki fizibilite projeleri kapsamındaki faaliyetler Ağrı-Mollakara’da çevresel ve mühendislik çalışmaları, Çanakkale-Karapınar’da ek sondajlarla rezervlerin artırılması ve 12 adet arama çalışması vardır. Halihazırda şirketin arama faaliyetleri Ovacık, Mastra, Kaymaz, Çukuralan, Diyadin, Himmetdede, Narlıca, Kıratlı, Kubaşlar, Aslantepe, Kaşköy ve Karapınar projesi sahaları arama alanlarında kaynakların genişletilmesine odaklanmıştır.
31 Aralık 2023 tarihi itibariyle, Koza Altın İşletmeleri’nin Türkiye genelinde Ege, Marmara, Karadeniz, Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerinde 116 işletme ve 140 arama ruhsatı bulunmaktadır. (18).
Koza Altın İşletmeleri’nin ÇED süreçlerinde hiçbir ‘ÇED olumsuz’ görüşü almadan kolayca ilerlemesi başlı başına sorgulanması gereken bir konudur.
B- BÖLGE BAZINDA ALTIN MADENCİLİĞİ
Bu bölümde Altın Madeni projeleri bölgesel düzeyde il bazında incelenmiş ve mevcut Altın Madeni İşletmeleri ile birlikte değerlendirilmiştir.
Bölgelere ayırırken coğrafi alanlar dikkate alınmış ve bölümleme şu şekilde yapılmıştır.
- Akdeniz Bölgesi: Adana, Osmaniye
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Ağrı, Ardahan, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Malatya, Şırnak
- Ege Bölgesi: Balıkesir, Çanakkale İzmir, Kütahya, Manisa, Uşak
- İç Anadolu Bölgesi: Eskişehir, Kayseri, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Yozgat
- Karadeniz Bölgesi: Amasya, Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize, Tokat, Trabzon
- Marmara ve Trakya Bölgesi: Bilecik, Bursa, Kırklareli
Yukarıda yer almayan şehirlerde mevcut Altın İşletmesi ve Altın Madeni projesi bulunmamaktadır.
1- AKDENİZ BÖLGESİ
Adana:
Adana’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak, Pozantı ilçesinde, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri olan, 08.12.2023 tarihli Altın Madeni projesi söz konusudur. Kompleks Cevher (Au, Ag, Cu, Zn, Pb, Fe) Madeni Açık Ocak İşletmesi olarak planlanan bu proje hakkında “ÇED Gerekli” kararı verilmiştir.
Osmaniye:
Osmaniye’de mevcut Altın İşletmeleri bulunmamaktadır. Ancak, Düziçi ilçesinde, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri olan, 28.12.2023 tarihli Altın Madeni projesi söz konusudur. Kompleks Cevher (Altın, Gümüş, Demir) Madeni Açık Ocak İşletmesi olarak planlanan bu proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
2- DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİ
Ağrı:
Ağrı’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak, Diyadin ilçesinde, Mollakara Altın ve Gümüş Açık Ocağı, Cevher Zenginleştirme Tesisi (Yığın Liç Alanı, ADR Ünitesi, Kırma Eleme Tesisi) Revizyon projesi planlanmıştır. 29.09.2023 tarihli, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri olan proje hakkında “ÇED Olumlu Kararı” verilmiştir. Bu karara karşı dava açmak üzere hazırlık aşamasında olunduğu bilgisi haricen edinilmiştir.
Ardahan:
Ardahan’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak; Göle ilçesinde, 18.12.2023 tarihli, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri olan, Altın- Bakır Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi bulunmaktadır. Bu proje kapsamında Göle’de çıkarılacak altının, Gümüşhane’ye götürülmesi ve siyanür işlemlerinin de Gümüşhane’de gerçekleştirilmesi planlanmıştır. Şirketin projeden vazgeçtiğine yönelik kamuoyunda bilgiye erişilmişse de böyle bir gelişme E-ÇED sisteminde görüntülenemediği gibi bu bilginin teyit edilmesi de mümkün olmamıştır. Nitekim, yöre halkı tarafından da bu teyit yapılamamış olduğundan ruhsata karşı dava açılmıştır.
Bingöl:
Bingöl’de mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak iki adet Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Bunlardan;
- İlki; Karlıova ilçesinde, 13.12.2023 tarihli, proje sahibi Hüda Eylül Akıncılar olan, Kompleks Cevher (AU, AG, CU, PB, ZN) Ocağı, Zenginleştirme (Flotasyon) Tesisi, Kırma-Yıkama-Eleme Tesisi Kapasite Artışı Ve Atık Depolama Barajı İlavesi projesidir. Cevher Zenginleştirme olarak öngörülen proje, Halkın Katılımı Toplantısı aşamasındadır.
- İkincisi ise Kiği ilçesinde, 08.03.2024 tarihli, proje sahibi Ekin Maden olan, IV. Grup Kompleks Cevher (Altın- Gümüş- Bakır) Ocağı Maden Arama projesidir. Bu proje hakkında, “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. Bu karara karşı dava açıldığı bilgisi haricen edinilmiştir.
Elazığ:
Elazığ’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Palu ilçesinde, 12.01.2021 tarihli, proje sahibi Anatolian Resources Mad. Olan, Altın-Bakır Ocağı ve Kırma- Eleme Tesisi projesi planlanmaktadır. Bu proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
Erzincan:
Erzincan’da halihazırda bir Altın İşletmesi bulunmaktadır. Bu işletme, Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Kompleks Madeni’dir. Bununla birlikte aynı maden kapsamında 07.10.2021 tarihli, cevher zenginleştirme olarak öngörülen, 2. Kapasite Artışı ve Flotasyon Tesisi projesi için “ÇED Olumlu”, 16.08.2023 tarihli Açık Ocak Genişleme projesi için “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. Kamuoyuna yansıdığı üzere bu işletme ve ilgili projeler dava konusu edilmiştir.
Erzurum:
Erzurum’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Karayazı ilçesinde, 01.02.2024 tarihli, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri olan, Patlatmalı Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi planlanmaktadır. Bu proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. Bu karara karşı dava açıldığı bilgisine haricen ulaşılmıştır.
Hakkari:
Hakkari’de mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Çukurca ilçesinde, 08.01.2024 tarihli, proje sahibi Mir-San İnşaat olan, Kompleks Cevher (AU, AG, CU, PB, ZN) projesi planlanmaktadır. Bu proje, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
Malatya:
Malatya’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Hekimhan ilçesinde, 30.10.2020 tarihli, proje sahibi Dinçarslan Şirketi olan proje “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
Şırnak:
Şırnak’ta mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Uludere ilçesinde, 16.01.2024 tarihli, proje sahibi Ürek Madencilik olan, Altın-Gümüş Ve Demir Ocağı projesi planlanmaktadır. Bu proje, halkın katılım toplantısı aşamasındadır.
3- EGE BÖLGESİ
Balıkesir:
Balıkesir’de üç adet mevcut Altın İşletmesi, 10 adet ÇED süreci devam eden Altın Madeni projesi vardır. Mevcut Altın İşletmeleri, Kızıltepe’te Zenit Madencilik, Altıeylül-İvrindi’de Tümad Madencilik ve Gediktepe’de Lidya Şirketi tarafından işletilmektedir.
ÇED sürecinde olan 10 Altın Madeni projesi şu şekildedir:
- 3 projenin sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir. Sırasıyla;
- 07.09.2023 tarihli Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi ve 28.09.2023 tarihli Yeraltı Altın Madeni İşletmesi projesi Burhaniye ilçesinde,
- 15.12.2023 tarihli Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi Karesi ilçesinde
planlanmaktadır. Her üç proje de “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 3 projenin sahibi Bahar Madencilik’tir. Sırasıyla;
- 18.08.2020 tarihli Sahalarda Demirtepe Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi, Cevher Zenginleştirme Tesisi projesi ve 21.07.2022 tarihli Demirtepe Altın Madeni Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi projesi Havran ilçesinde planlanmaktadır. İlki “ÇED Süreci Başlayan”; ikincisi ise “Nihai Karar” aşamasındandır.
- Üçüncüsü ise 05.04.2023 tarihli Altın Ocağı projesidir. Bu proje Balya ilçesinde planlanmakta olup proje hakkında “ÇED Gerekli” kararı verilmiştir.
- Bahar Madencilik’in Havran’daki iki projesinin yanında, Aksu Madencilik’in de Eğmir Demir ve Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi ve Cevher Zenginleştirme Tesisi projesi vardır. 11.06.2020 tarihli bu proje “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Mevcut Altın İşletmesi’nin yanında, Altıeylül- İvrindi ilçesi için ayrıca IV. Grup (Altın Bakır) Maden Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi projesi planlanmaktadır. Bu projenin sahibi CVK Madencilik olup, proje 05.09.2022 tarihlidir. Proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
- Dursunbey için öngörülen IV. Grup Altın-Gümüş Maden Ocağı Kapasite Artışı ve IV. Grup Saha İçinde Kırma-Eleme Tesisi, Pasa Alanı, Bitkisel Toprak Depo Alanı Ve Stok Alanları İlavesi projesinde, proje sahibi 3S Madencilik’tir. Proje 01.03.2021 tarihli olup, proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
- Zenit Madencilik halihazırda Kızıltepe’de işlettiği Altın İşletmesi’nin yanında, Sındırgı ilçesinde de Kızıltepe Altın ve Gümüş Madeni İşletmesi ve Atık Depolama Tesisi Kapasite Artışı projesinde proje sahibidir. Bu proje 03.04.2024 tarihli olup, “Nihai Karar” aşamasındadır.
Çanakkale:
Çanakkale’de bir adet mevcut Altın İşletmesi olup, bu işletme Lapseki ilçesinde TÜMAD Madencilik tarafından işletilmektedir. Bununla birlikte Çanakkale’de dört adet Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Bunlardan;
- Biri; mevcut Altın İşletmesi’ne paralel olarak Lapseki’de olup, proje sahibi de yine TÜMAD Madencilik’tir. Altın Gümüş Madeni Ocağı Kapasite Artışı projesi olan bu proje 08.12.2022 tarihli olup, proje hakkında “ÇED Olumlu Kararı” verilmiştir.
- İkisi Merkez ilçesinde yer almakta olup, her ikisinin proje sahibi de Koza Altın İşletmeleri’dir. Bu projelerden 04.06.2021 tarihli Altın-Gümüş Madeni Kapasite Artışı projesi Halkın Katılımı Toplantısı aşamasında olup, 22.08.2023 tarihli Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi “İnceleme Değerlendirme Komisyonu” aşamasındadır.
- Sonuncusu ise Ayvacık ilçesinde olup, proje sahibi Pumice Madencilik’tir. Altın Madeni Ocağı Ve Kırma-Eleme Tesisi projesi olan bu proje 17.10.2023 tarihli olup, proje Halkın Katılımı toplantısı aşamasında görünmektedir. Haricen edinilen bilgiye göre; yöre halkının tepkilerinin arkasından, Pumice Madencilik’in ruhsatı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından iptal edilmiştir. Bakanlık, ruhsat sahibinin 10 yıl içinde herhangi bir işlem yapmadığını gerekçe göstermiştir.
İzmir:
İzmir’de üç adet mevcut Altın İşletmesi, üç adet ÇED süreci devam eden Altın Madeni projesi vardır. Mevcut Altın İşletmeleri, Ovacık’ta Newmont- Koza, Dikili-Çukuralan’da Koza Altın İşletmeleri ve Efemçukuru’nda TÜPRAG tarafından işletilmektedir.
ÇED sürecinde olan 3 Altın Madeni projesi olup, her üç projenin sahibi de Koza Altın İşletmeleri’dir. Bunlardan;
- İkisi Dikili ilçesinde olup 04.06.2021 tarihli Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. Kapasite Artırımı projesi hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir, 23.06.2023 tarihli Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi ise “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Ödemiş ilçesinde yer alan üçüncü proje ise 23.10.2023 tarihli Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi olup, bu proje hakkında “ÇED Gerekli” kararı verilmiştir.
Kütahya:
Kütahya’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak, 4 Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Bunlardan;
- Simav ilçesinde, 28.08.2020 tarihli, proje sahibi Söğütsen Seramik olan Gümüş-Altın Maden Ocağı projesi “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Merkez ilçesinde, 03.06.2021 tarihli, proje sahibi 3S Madencilik olan, Altın-Gümüş Ocağı projesi hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- Simav, Tavşanlı ilçesinde, 08.10.2021 tarihli, proje sahibi Zenit Madencilik olan, Altın-Gümüş Madeni/Açık Ocak Kapasite Arttırımı-Yığın Liçi Ve Adr Tesisi projesi hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
- Gediz ilçesinde, 17.10.2023 tarihli, proje sahibi Anadolu Expert Maden olan, Yıldız Altın-Gümüş Madeni Kapasite Artırımı Ve Kırma Eleme Tesisi projesi hakkında “ÇED Olumsuz” kararı verilmiştir. Bu kararın iptali için şirket tarafından dava ikame edilmiştir.
Manisa:
Manisa’da Sart ilçesinde POMZA tarafından işletilen bir adet mevcut Altın İşletmesi bulunmakta olup, başka mevcut Altın İşletmesi yoktur. Ancak, bu ilde halihazırda 4 proje bulunmaktadır. Bunlardan;
- İkisi Selendi ilçesinde olup, proje sahipleri Karen Dış Ticaret’tir. İlki16.04.2021 tarihli Maden Ruhsatlı Altın, Bakır, Kurşun, Çinko Ocağı (Alan:4,33 ha-Kapasite:2500 ton/yıl) projesi olup, bu proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. İkincisi ise 21.04.2022 tarihli Maden Ruhsatlı Altın, Bakır, Kurşun, Çinko Ocağı (ÇED Alanı: 10,72 ha-Kapasite:20000 ton/yıl) projesi olup, bu proje, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Bir diğeri Akhisar ilçesinde olup, proje sahibi Cafer Türkmen’dir. Alt sektör bakımından III. ve IV. Grup Maden Kırma Eleme Yıkama olarak öngörülen bu proje 06.08.2021 tarihli Kuvars Kum Ocağı Yıkama Eleme Tesisi Ve Altın Maden Ocağı projesidir. Bu proje hakkında da “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- Sonuncusu ise Demirci ilçesinde olup, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir. Bu proje 17.08.2023 tarihli olup, Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesidir. Bu proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
Uşak:
Uşak, Kışladağ ilçesinde TÜPRAG tarafından işletilen bir adet mevcut Altın İşletmesi olup, halihazırda herhangi bir altın madeni projesi bulunmamaktadır.
4- İÇ ANADOLU BÖLGESİ
Eskişehir:
Eskişehir’de Kaymaz ilçesinde Koza Altın İşletmeleri tarafından işletilen bir adet mevcut Altın İşletmesi bulunmakta olup, başka mevcut Altın İşletmesi yoktur. Ancak, bu ilde halihazırda beş adet proje bulunmaktadır. Bunlardan;
- Üçünün proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir.
- İlki Tepebaşı ilçesinde, 27.07.2023 tarihli olan Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi hakkında “ÇED Gerekli” kararı verilmiştir.
- İkincisi Sivrihisar ilçesinde, 15.08.2023 tarihli olup; Atık Tesisi olarak öngörülen Kaymaz Altın Ve Gümüş Madeni Üçüncü Kapasite Artışı İle İlave Maden Atık Depolama Tesisi (Madt-3) projesi hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
- Sonuncusu ise Sarıcakaya ilçesinde, 06.10.2023 tarihli olan Altın ve Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- İkisinin proje sahibi ise Eti Bakır’dır. Bu projeler Halkın Katılımı Toplantısı aşamasındadır. Bunlardan;
- İlki Tepebaşı ilçesinde 01.12.2023 tarihli Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Madeni Ocağı ve Cevher Zenginleştirme Tesisi (Yığın Liç, ADR, Kırma Eleme Tesisi) Hazır Beton Tesisi ve RN:202201149 Su Temin Göleti projesidir.
- İkincisi Mihalgazi, Tepebaşı ilçesinde 15.12.2023 tarihli Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Madeni Ocağı ve Cevher Zenginleştirme Tesisi (Yığın Liç, ADR, Kırma Eleme Tesisi) Hazır Beton Tesisi ve RN:202201149 Su Temin Göleti projesidir.
Kayseri:
Kayseri’de iki adet mevcut Altın İşletmesi, iki adet ise Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Altın İşletmeleri’nden biri Öksüt ilçesinde, Öksüt Madencilik tarafından, diğeri ise Himmetdede ilçesinde Koza Altın İşletmeleri tarafından işletilmektedir. Altın Madeni projeleri ise şu şekildedir:
- Öksüt Madencilik, Öksüt ilçesinde halihazırda işlettiği Altın İşletmesi yanında Develi ilçesinde yer alan 31.05.2023 tarihli Öksüt Altın Madeni İşletmesi (Açık Ocaklar, Yığın Liçi ve Cevher Zenginleştirme Tesisi) Kapasite Artışı projesinde de proje sahibidir. Bu proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
- Kocasinan ilçesindeki Altın (IV. Grup) Madeni Ocağı Kapasite Artışı projesinin sahibi ise Demir Export’tur. Bu proje 17.09.2020 tarihli olup, proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
Kırşehir:
Kırşehir’de mevcut altın işletmesi bulunmamakta olup, alt sektör bakımından IV. Grup Maden İşletmesi olarak öngörülen iki adet Altın Madeni Projesi bulunmaktadır. Bu projelerden;
- İlki 02.02.2022 tarihli IV. Grup Altın Ocağı projesi olup, Merkez ilçesindedir. Proje sahibi Eti Gümüş olup, proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- İkincisi ise 29.05.2023 tarihli IV. Grup (Altın) Maden Ocağı, Zenginleştirme Ve Maden Atığı Depolama Tesisi projesi olup, Boztepe- Merkez ilçesindedir. Proje sahibi, Defaş Madencilik olup, proje, Halkın Katılımı Toplantısı aşamasındadır.
Konya:
Konya’da bir adet mevcut Altın İşletmesi olup, bu işletme Meram- İnlice’de yer almakta ESAN tarafından işletilmektedir. Bununda yanında, 02.09.2021 tarihli İnlice Altın Madeni ve Cevher Zenginleştirme Tesisi Kapasite Artışı ve Atık Depolama Tesisi projesi de yine Meram- İnlice’de yer almakta olup, proje sahibi ESAN’dır. Cevher Zenginleştirme projesi olarak öngörülen bu proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
Nevşehir:
Nevşehir’de bir adet mevcut Altın İşletmesi olup, bu işletme Avanos-Merkez-Mahmat’ta yer almaktadır. Nevşehir’de yer alan Altın Madeni projelerinden biri ise yine Avanos, Merkez’de olup, proje sahibi Demir Export’tur. Bu proje 31.03.2022 tarihli Altın (IV. Grup) Madeni Ocağı Kapasite Artışı ve Patlatma Revizyonu projesi olup, proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. Diğer proje ise Ürgüp’te olup, proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir. 23.08.2023 tarihli olan bu Kompleks Madeni (Au, Ag, Cu) Açık Ocak İşletmesi projesi, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
Niğde:
Niğde’de bir adet mevcut Altın İşletmesi, beş adet ise Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Mevcut Altın İşletmesi Bolkardağ ilçesinde, Gümüştaş tarafından işletilmektedir.
Altın Madeni projelerinin tamamı hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiş olup, projeler şu şekildedir:
- Üçü Ulukışla ilçesinde yer almaktadır. Bunlardan;
- İkisinin proje sahibi, halihazırda Bolkardağ ilçesinde Altın İşletmesi olan Gümüştaştır. Bunlar sırasıyla
- 25.02.2022 tarihli Bolkar-1 Maden (Altın, Gümüş, Kuşun, Çinko, Pirit) Ocağı Kapasite Artışı (Galeri Girişleri Ve Havalandırma, Cevher Stok Alanı Ve Pasa Stok Alanları) Ve Patlayıcı Madde Revize projesi ve
- 15.08.2023 tarihli Bolkar-2 Maden (Altın, Gümüş, Kurşun, Çinko, Pirit) Ocağı Kapasite Artışı Ve Patlayıcı Madde Revizyonu projesidir.
- Diğeri ise 07.05.2021 tarihli IV. Grup Maden (Altın, Gümüş, Kurşun, Çinko, Bakır, Kompleks Cevher) Ocağı projesi olup, proje sahibi Esen Madencilik’tir.
- İkisinin proje sahibi, halihazırda Bolkardağ ilçesinde Altın İşletmesi olan Gümüştaştır. Bunlar sırasıyla
- İkisi Merkez ilçesinde yer almakta olup, bu projelerin sahibi Altıntepe Madencilik’tir. Her iki proje de Altın Ocağı (Altın Cevherinin Tüvenan Olarak Çıkartılması Ve Nakli) projesi olup 17.04.2023 tarihlidir.
Yozgat:
Yozgat’ta mevcut Altın İşletmesi bulunmamakta, ancak bir adet Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Bu proje 18.12.2020 tarihli Kurşun-Çinko-Gümüş-Altın-Bakır Ocağı (Kapasite Artışı), Kırma-Eleme Tesisi, Zenginleştirme Tesisi Ve Atık Depolama Tesisi projesi olup, proje sahibi Soner Temel Mühendislik’tir. Bu proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
5- KARADENİZ BÖLGESİ
Amasya:
Amasya’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak, iki adet Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Her ikisi de Taşova ilçesinde yer almaktadır. Bunlardan;
- İlki 02.11.2020 tarihli IV. Grup Maden(Altın-Bakır Ocağı) Arama Ve İşletme, Yıkama Eleme Tesisi projesidir. Proje sahibi Uğur Balık olan proje, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Diğeri ise 04.01.2024 tarihli IV. Grup Maden (Demir-Bakır-Kurşun-Altın) Arama projesidir. Proje sahibi HDD Bakır Madencilik olan proje, yöre halkının mücadelesi sonucu Amasya İl Çevre Şehircilik Müdürlüğü Tarafından iptal edilmiştir.
Artvin:
Artvin’de bir adet mevcut Altın İşletmesi, beş adet ÇED süreci devam eden Altın Madeni projesi vardır. Mevcut Altın İşletmesi, Merkez- Cerattepe’de bulunan Cengiz Holding- Eti Bakır tarafından işletilmektedir. Bu işletmeye karşı açılan davada red kararı verilmişse de Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar sonrası dosyanın ilk derece mahkemesi tarafından tekrar ele alınması ve yeniden yargılama yapılması beklenmektedir.
ÇED sürecinde olan Altın Madeni projelerinden;
- İlki Merkez ilçesindedir. Bu projenin sahibi Artmin Madencilik’tir. Kompleks (Cu – Au – Ag – Pirit) Yeraltı Maden İşletmesi Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme ve Kırma Eleme Tesisi, Kil Ocağı, Andezit Ocağı, Atık Depolama Tesisi, Hazır Beton Tesisi olan bu proje hakkında 17.11.2021 tarihinde ÇED Olumlu kararı verilmiştir.
- 3’ü Yusufeli’ndedir. Her üçünün de proje sahibi Koza Altın İşletmeleridir. İkisi Altın-Demir Madeni Açık Ocak İşletmesi biri ise Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi olarak planlanmış olup, her üçü de 29.09.2023 tarihli olup, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Kalan her iki projenin sahibi Pontid Madencilik’tir.
- Bunlardan biri Merkez ilçesinde, 31.03.2022 tarihli IV. Grup Maden (Altın-Gümüş) Ocağı projesi olup, hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir. Burada henüz faaliyete başlanmamıştır.
- Diğeri ise Ardanuç ilçesinde, 20.03.2023 tarihli Salınbaş Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi Kapasite Artışı, Zenginleştirme Tesisi, Atık Depolama Tesisi projesi olup, Cevher Zenginleştirme olarak öngörülmüş ve halkın katılım toplantısı aşamasında proje askıya alınmıştır.
Giresun:
Giresun’da mevcut Altın Madeni İşletmesi bulunmamaktadır. ÇED süreci devam eden ise 11 Altın Madeni projesi vardır.
ÇED sürecinde olan Altın Madeni projelerinden;
- 8’inin sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir.
- 4’ü Dereli ilçesindedir ve tamamı ‘ÇED süreci başlayan’ aşamasındadır. Bu projelerden ikisi Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi ve Kompleks Cevher Madeni (Au, Ag, Cu, Pb, Zn) Açık Ocak İşletmesi projeleridir. Her ikisi de 07.12.2022 tarihlidir. Bir tanesi Kompleks cevher madeni (Au, Ag, Cu, Zn, Pb) açık ocak işletmesi olup 23.06.2023 tarihlidir. Sonuncusu ise Kompleks cevher madeni (Au, Ag, Cu) açık ocak işletmesi olup 24.07.2023 tarihlidir.
- 2’si Şebinkarahisar ilçesindedir. IV. Grup Kompleks Cevher Madeni (Au, Ag, Cu, Pb, Zn) Açık Ocak İşletmesi (19,35 ha) ve IV. Grup Kompleks Cevher Madeni (Au, Cu, Pb, Zn) Açık Ocak İşletmesi (17,88 ha) projeleridir. Her ikisi de 11.07.2023 tarihli olup, her ikisi hakkında da “Çed Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- 1’i Alucra ilçesindedir. Bu proje, 07.12.2023 tarihli Kompleks Cevher Madeni(Au-Cu-Zn-Pb) Açık Ocak İşletmesi projesi olup, hakkında “Çed Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- 1’i Yağlıdere ilçesindedir. Bu proje, 21.11.2022 tarihli Kompleks Cevher Madeni (Au, Ag, Cu, Pb, Zn) Açık Ocak İşletmesi projesi olup, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 1’i Sebahattin Yıldız’a aittir. Bu proje, Tirebolu ilçesinde yer alan iki projeden biri olup, 01.12.2023 tarihli Iv. Grup Kompleks Maden (Altın,Gümüş,Bakır,Kurşun, Çinko) Ocağı projesidir ve “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 1’i ise Yavuz Türkel’e aittir. Tirebolu ilçesnde yer alan ikinci proje olup, 14.11.2022 tarihli Bakır- Kurşun- Çinko- Altın- Gümüş Ocağı projesidir. “İnceleme Değerlendirme Komisyonu” aşamasındadır.
- 1’i Egebeyaz Mermer Madencilik’e aittir. Bu proje, Merkez ilçesinde olup, 22.06.2023 tarihli Bakır-Kurşun-Çinko-Altın-Gümüş Ocağı projesidir. Proje, “İnceleme Değerlendirme Komisyonu” aşamasındadır.
Gümüşhane:
Gümüşhane’de iki adet mevcut Altın İşletmesi, 23 adet ÇED süreci devam eden Altın Madeni projesi vardır. Mevcut Altın İşletmeleri; Mastra ilçesinde Koza Altın İşletmeleri ve Midi ilçesinde Yıldız Bakır tarafından işletilmektedir.
ÇED sürecinde olan Altın Madeni projelerinden;
- 8’i Koza Altın İşletmeleri’ne aittir.
- 3’ü Merkez ilçesindedir. Bunlardan;
- İlki 18.11.2020 tarihli Altın ve Bakır Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi olup, proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- İkincisi 27.01.2023 tarihli Mastra Altın Madeni Birinci Maden Atık Depolama Tesisi Yükseltme projesi olup, proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
- Üçüncüsü ise 19.12.2023 tarihli Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi olup, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 2’si Kürtün ilçesindedir. Bunlardan ilki 13.11.2023 tarihli Kompleks Cevher Madeni (Au, Ag, Cu, Pb, Zn) Açık Ocak İşletmesi projesi, ikincisi 25.04.2024 tarihli Kompleks Cevher Madeni (Au-Ag-Cu-Fe-Pb-Zn) Açık Ocak İşletmesi projesidir. Her ikisi için de “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- 2’si Kelkit ilçesindedir. Bunlardan ilki 06.12.2022 tarihli Kompleks Cevher Madeni (Au,Ag,Cu,Pb,Zn) Açık Ocak İşletmesi projesi, ikincisi 14.06.2023 tarihli Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesidir. Her ikisi de “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 1’i Torul ilçesindedir. Bu proje 05.12.2023 tarihli Altın, Bakır, Kurşun Maden Ocağı Projesi olup, hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- 3’ü Merkez ilçesindedir. Bunlardan;
- 8’i Sebahattin Yıldız’a aittir.
- 5’i Merkez ilçesindedir. Bunlardan;
- İlki 20.10.2021 tarihli Altın-Gümüş Ocağı projesi olup, proje hakkında “ÇED Gerekli” kararı verilmiştir.
- İkincisi 25.08.2022 tarihli Altın-Gümüş Maden Ocağı projesi olup, proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- Geri kalan üçü ise sırasıyla 04.01.2024 tarihli Altın-Kurşun-Çinko Yer Altı Maden Ocağı projesi, 23.01.2024 tarihli Kompleks Cevher (Altın-Gümüş-Bakır-Kurşun-Çinko-Demir) Yer Altı Maden Ocağı projesi ve 12.02.2024 tarihli IV. Grup Maden (Altın,Gümüş,Kurşun,Çinko) Ocağı projesidir. Her üç proje de “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 3’ü Torul ilçesindedir.
- Bunlardan ikisi sırasıyla 01.06.2021 tarihli IV. Grup Kompleks Maden (Altın-Gümüş -Kurşun-Çinko-Bakır) Ocağı projesi ve 05.01.2023 tarihli Altın, Bakır, Kurşun Maden Ocağı projesi olup, her iki proje de “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Üçüncüsü ise 03.01.2024 tarihli IV. Grup Kompleks Maden (Altın,Gümüş,Bakır,Kurşun,Çinko) Ocağı projesi olup, bu proje hakkında “ÇED Gerekli” kararı verilmiştir.
- 5’i Merkez ilçesindedir. Bunlardan;
- 1’i Yıldız Bakır’a aittir. Bu proje, Merkez ilçesindedir. 10.09.2021 tarihli, IV. Grup Maden Ocağı(Kurşun-Çinko-Altın) Yer Altı Maden İşletmesi İçin Patlatma Tasarımı Değişikliği projesi hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- 2’si 3S Madencilik’e aittir. Her ikisi de Merkez ilçesinde yer alan projelerden;
- İlki 31.12.2021 tarihli, bu IV. Grup Kompleks Maden (Altın, Gümüş, Bakır, Kurşun, Çinko, Molibden, Antimuan) Ocağı projesi olup, hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- İkincisi ise 17.06.2022 tarihli, bu Altın,Gümüş,Bakır,Kurşun,Çinko Ocağı projesi olup “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 1’i Er-Gün Madencilik’e aittir. Bu proje, Torul ilçesindedir. 19.10.2022 tarihli, bu IV. Grup Kompleks(Bakır-Kurşun-Çinko-Altın-Gümüş) Maden Ocağı Alan Değişikliği Ve Kapasite Artışı projesi hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- 1’i Trab Madencilik’e aittir. Bu proje, Torul ilçesinde olup, alt sektör bakımından III. Ve IV. Grup Maden Arama olarak öngörülmüştür. 20.10.2021 tarihli olan bu Sahada Açık İşletme Yöntemi İle Altın Madeni Çıkarılması Ve Sondaj Yöntemi İle Maden Arama projesi, “ÇED Gerekli” aşamasındadır.
- 1’i Filon Madencilik’e aittir. Bu proje, Torul ilçesindedir. 12.09.2022 tarihli, bu Bakır-Kurşun-Çinko-Altın-Gümüş Ocağı projesi, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- 1’i DHS Mineral’e aittir. Bu proje, Şiran ilçesindedir. 11.01.2023 tarihli, bu Bakır-Altın Ocağı Alan Genişletme Ve Kapasite Artışı projesi, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
Ordu:
Ordu’da bir adet mevcut Altın İşletmesi, dört adet ÇED süreci devam eden Altın Madeni projesi vardır. Mevcut Altın İşletmesi; Fatsa ilçesinde Bahar Madencilik tarafından işletilmektedir. Bu Altın İşletmesi on yılın dolmasıyla birlikte ruhsat yenileme başvurusunda bulunmuş, bu başvuruya karşı açılan davada ruhsat verilmemesi yönünde Mahkeme tarafından hüküm kurulmuştur. Mahkeme kararı ile birlikte bu madendeki çalışmalar durmuştur. Bu karar henüz kesinleşmemiş olup, istinaf aşamasındadır.
Yine Fatsa ilçesinde yer alan 13.04.2022 tarihli, proje sahibi Altıntepe Madencilik olan Altıntepe Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi ve Yığın Liçi Tesisi Kapasite Artışı, Sülfürlü Cevher Zenginleştirme Tesisi (Flotasyon -Tank Liçi) ve ADT projesi hakkında İDK aşamasında kapasite artışının reddine karar verildiği bilgisi haricen edinilmiştir.
ÇED sürecinde olan Altın Madeni projelerinden; geri kalan üçünün de proje sahibi Favori Metal Madencilik’tir. Bunlardan;
- 14.07.2023 tarihli, IV. Grup (Bakır, Kurşun, Çinko, Altın Gümüş) Maden Ocağı projesi Perşembe ilçesinde,
- 26.01.2024 tarihli, IV. Grup (Altın, Gümüş, Bakır, Kurşun, Çinko, ) Maden Ocağı projesi Gölköy ve
- Yine 26.01.2024 tarihli, IV. Grup (Altın, Gümüş, Bakır, Kurşun, Çinko) projesi Karadüz ilçesinde olup,
Her üçü proje de“ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
Rize:
Rize’de mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Çayeli ilçesinde, 10.01.2024 tarihli, proje sahibi 3S Madencilik olan, IV. Grup (Altın, Gümüş, Bakır, Kurşun, Çinko) Maden Ocağı projesi, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
Tokat:
Tokat’ta mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak, iki Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Bunlardan;
- İlki Almus ilçesindedir. 23.09.2022 tarihli, proje sahibi Nahas Madencilik olan proje, Altın-Bakır Ocağı Ve Kırma Eleme Tesisi olarak planlanmış ve “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Diğeri ise Merkez ilçesindedir. 23.01.2024 tarihli, proje sahibi Burhanettin Eraslan olan proje, IV. (c) Grubu (Rn: 201000861 Er:3240954) Patlatmalı Altın – Bakır Ocağı (Alan:7 Ha) Ve Kırma Eleme Tesisi (350.000 ton/yıl kapasiteli) olarak planlanmış ve hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
Trabzon:
Trabzon’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak, üç Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Her üçünde de proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir. İlki 20.12.2022 tarihli Kompleks Cevher (Au, Cu, Pb, Zn) Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi olup Maçka ilçesinde iken, geri kalan ikisi sırasıyla 19.09.2023 tarihli Kompleks Cevher Madeni(Cu-Fe) Açık Ocak İşletmesi projesi ve 21.09.2023 tarihli Kompleks Cevher Madeni(Au-Cu-Pb-Zn) Açık Ocak İşletmesi projesi olup Araklı ilçesindedir. Her üç proje de “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
6- MARMARA VE TRAKYA BÖLGELERİ
Bilecik:
Bilecik’te mevcut bir adet Altın İşletmesi olup, bu işletme Söğüt ilçesinde Gübretaş tarafından işletilmektedir. Bununla birlikte, Bilecik’te dört adet Altın Madeni projesi bulunmaktadır. Bunlardan;
- Üçünün proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir.
- İkisi Bozüyük ilçesinde yer almakta olup, Altın- Mangan Madeni Açık Ocak İşletmesi ve Altın- Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi olarak planlanan bu projeler 21.07.2023 tarihlidir. Her ikisi için de “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
- Biri ise Söğüt ilçesinde yer almakta olup 28.07.2023 tarihli, Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi projesidir. Bu proje, “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındadır.
- Sonuncusu ise yine Söğüt ilçesinde yer almakta olup, proje sahibi, halihazırda Söğüt’te Altın İşletmesi olan, Gübretaş’tır. Bu proje 17.11.2021 tarihli Söğüt Altın Madeni Kapasite Artışı projesi olup proje hakkında “ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.
Bursa:
Bursa’da mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak Orhaneli ilçesinde, üç adet proje söz konusudur. Her üçünün proje sahibi Koza Altın İşletmeleri olup bu projelerden;
- İlk ikisi 31.10.2022 tarihli Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi ve Kompleks Cevher Madeni (Au, Ag, Cu, Pb, Zn, Ni) Açık Ocak İşletmesi projeleri olup, sonuncusu ise 17.08.2023 tarihli Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak İşletmesi projesidir. Her üç proje hakkında da “ÇED Gereklidir” kararı verilmiştir. İlk ikisi bakımından bir gelişme yokken sonuncusu bakımından ÇED sürecinin olumsuz sonuçlandığına dair şirketin açıklama yaptığı bilgisine haricen ulaşılmışsa da bu duyurunun kendisine erişilememiş ve E-ÇED sistemi üzerinde de böyle bir gelişmeye yer verilmemiştir.
Kırklareli:
Kırklareli’nde mevcut Altın İşletmesi bulunmamaktadır. Ancak iki adet Altın Madeni projesi söz konusudur. Bu projelerin her ikisinde de proje sahibi Koza Altın İşletmeleri’dir. Merkez ilçesinde yer alan 19.10.2022 tarihli Atın Madeni projesi “ÇED Süreci Başlayan” aşamasındayken, Kofçaz ilçesinde yer alan 16.04.2024 tarihli Altın- Gümüş Madeni proje hakkında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
VIII- SONUÇ
Raporda farklı yönleriyle doğada ve insan hayatında sebep olduğu yıkımları açıklanan altın madenciliği, kamu yararı olduğu, ekonomik kalkınmaya önemli katkı sağladığı, istihdamı artırdığı gibi söylemlerle siyasi iktidar tarafından savunulmakta, yasal mevzuat maden şirketlerinin menfaatleri doğrultusunda sürekli değiştirilmekte ve sonuç olarak halkın onayını almak yerine şirket çıkarları yönünde rıza üretilmeye çalışılmaktadır.
Tarım alanları, meralar, diğer canlı türleri büyük zarar görmekte, maden kapatıldıktan sonra da yerel halk, rehabilitasyonu mümkün olmayan cehennem çukurları ve toksik atık tepeleriyle baş başa bırakılmakta, çevresel yıkımların bedelini yine halk ödemektedir. Sağlığını ilk yitiren, emeği yoğun olarak sömürülen maden işçileridir. Ardından maden işletmelerinin çevresel ve sosyal yıkımların bedelini üzerlerine yıktığı kadınlar gelmektedir. Bunlara maden ruhsat alanlarında kamulaştırmalarla yerlerinden edilen, mülksüzleştirilen köylülerin yaşadıkları travmaları, geleneksel yaşamın, somut olmayan kültürün yok edilmesini ve yüksek miktarda salımını yaptıkları sera gazları nedeniyle maden işletmelerinin iklim krizini ağırlaştırıcı etkilerini de eklemek gerekir.
Halen mevcut 22 altın madeni işletmesine, 2020 yılı başından itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurusu yapılan 123 adet yeni projenin eklenmiş ve bunların dışında muhtemelen pek çok yeni alanda sondaj çalışmalarının devam ediyor olması durumun vahameti hakkında yeterli delil vermektedir. Yeni altın madenlerinin açılması demek, sosyal cinayetlerin yaygınlaşması, ekosistemlerin ağır tahribata uğraması, İliç’tekine benzer yeni katliamlar ve ekokırımlar yaşanması demektir.
Kullanım değeri bulunmayan, sadece maden şirketlerinin kasalarına yüksek kazançlar olarak giren altın madenciliği ve siyanürle yapılan tüm madencilik faaliyetleri tamamen yasaklanmalıdır. Raporda sözü edilen tüm projeler iptal edilmeli, mevcut işletmeler kapatılmalıdır. Bunun yolu kamu bilincini ve geniş ölçekli dayanışmayı sağlayacak bir kampanyanın örgütlenmesinden geçecektir. ‘Altın madenleri kapatılsın’ kampanyası, öncelikle altın üretiminde bir kamusal fayda olmadığını, şirketlerin kazançlarına karşılık her seferinde yerel halkın ekonomik, kültürel, sosyal yaşantılarının sakatlandığı, çevresel zararların maliyetinin de bu insanlara ödetildiği gerçeğini görünür hale getirmelidir.
Kampanyanın hedefine ulaşması ve etkili bir mücadelenin yayılarak örgütlenebilmesi için tüm sorumluluk çevre örgütlerinin üzerinde olmamalıdır. Demokrasi mücadelesi veren meslek odaları, akademisyenler, demokratik kurumlar, sendikalar, feminist hareketler… bu mücadelenin aktif öğeleri olmalı, sadece kuramsal bilgi üretmekle kalmamalı, üretilen bilginin sahada örgütlenmesinde de aktif sorumluluk almalıdırlar.
Türkiye’de işletme halindeki tüm altın madenleri kapatılmalı, yeni projeler durdurulmalıdır. İliç katliamının gerçek sorumlularından hesap sorulmalı ve emekçilerin yaşamlarını yitirecekleri yeni katliamlara izin verilmemelidir.
IX- KAYNAKLAR
- Altın ve Gümüş Madenciliğinde Siyanür Kaynaklı Kimyasal Kazalarda Acil Durum Yönetimi Örneği- Afet ve Risk Dergisi 3(2), 2020, (181-194), Yayımlanma Tarihi: 30.11.2020 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1053249
- KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOLOJİK, NÜKLEER TEHDİT VE TEHLİKELERE DAİR GÖREV YÖNETMELİĞİ- Resmî Gazetenin Tarihi: 1/10/2020 Sayısı : 31261 https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/21.5.3033.pdf
- TÜİK Atık İstatistikleri 2020, Yayım tarihi: 23.12.2021 https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Atik-Istatistikleri-2020-37198
- TÜİK Atık İstatistikleri 2022, Yayım tarihi: 14.11.2023 https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Atik-Istatistikleri-2022-49570
- On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028), Sayfa: 146-149 https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2023/12/On-Ikinci-Kalkinma-Plani_2024-2028_11122023.pdf
- Environmental Impacts of Gold Mining- Earthworks https://earthworks.org/issues/environmental-impacts-of-gold-mining/
- Cevher Hazırlama Tesislerinden Çıkan Atıklar ve Yönetimi- Hasan HACIFAZLIOĞLU, Hilal ŞAHİN, Fırat Üniversitesi Müh. Bil. Dergisi https://doi.org/10.35234/fumbd.1170187
- Determination of Mineral Processing Induces Environmental Impacts – Ilgın Kurşun -Asian Journal of Chemistry – Vol.18, No.3, 2006 https://www.researchgate.net/publication/282246206_Determination_Of_Mineral_Proccesing_Induced_Environmental_Impacts
- Gold mining greenhouse gas emissions, abatement measures, and the impact of a carbon price – Journal of Cleaner Production- Sam Ulrich, Allan Trench, Steffen Hagemann https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0959652622004899
- Impacts of Dirty Gold on Communities – Earthworks https://earthworks.org/issues/dirty-gold-and-communities/
- Altın Madencileri Derneği https://altinmadencileri.org.tr/madenciligin-onemi/turkiyede-madencilik/
- Ülkemizin İşletilen ve Geliştirme Aşamasında Olan Altın Projeleri- Madencilik Türkiye Dergisi · Yayımlanma Tarihi: 01.12.2020, https://www.pressreader.com/turkey/madencilik-turkiye-dergisi/20201201/281968905253865
13) Türkiye’de altın madenciliğinin güncel durumu: Genel bir bakış – Adem Ersoy – NÖHÜ Müh. Bilim. Derg.
14) MTA Altın ve Gümüş Madenleri Haritası https://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/hizmetler/images/b_h/altin-gumus-2019.jpg
15) Para ve Meta olarak Altın: Tarihsel Eğilimler – Ahmet Haşim Köse /Madenciliğin Politik Ekolojisi Sempozyumu – Polen Ekoloji & Ekoloji Birliği – 26-27.06.2021 Bildiriler Kitabı https://www.polenekoloji.org/para-ve-meta-olarak-altin-tarihsel-egilimler/
16) Gold mining is one of the world’s most destructive and unnecessary industries – here’s how to end it – Stephen Lezak (Research Manager at the Smith School of Enterprise and the Environment, University of Oxford) – THE CONVERSATION, 14.02.2023
17) T.C.Ticaret Bakanlığı MÜCEVHERAT SEKTÖR RAPORU 2020 – Hazırlayan: İhracat Genel Müdürlüğü Maden, Metal ve Orman Ürünleri Dairesi https://ticaret.gov.tr/data/5b87000813b8761450e18d7b/M%C3%9CCEVHERAT%20SEKT%C3%96R%20RAPORU%202020.pdf
18) Koza Altın İşletmeleri Faaliyet Raporu: 1 Ocak – 31 Aralık.2023
19) Emekoloji: ‘Yavaş Şiddet’, Çevresel ve Mesleki hastalıklar – Zeynel Gül, 09.08.2022 – Polen Ekoloji sitesindeki yazısı
[…] Ekoloji Enstitüsü, Türkiye’de altın madenlerine dair bir rapor yayımladı. Raporda altın madenciliğinde uygulanan tekniklere, bu işlemlerin doğada yarattığı tahribata […]